Eski ABD Başkanı Donald Trump, Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan'ı hedef alarak "Dünyanın en kötü belediye başkanlarından biri" diye niteledi. Trump’ın bu çıkışı, siyasi arenada büyük yankı uyandırdı ve Londra'daki yönetim anlayışına dair tartışmaların yeniden alevlenmesine sebep oldu. 2024 başkanlık seçimleri yaklaşırken Trump’ın bu tür sert eleştirileri, muhalefet etme stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Trump, yaptığı açıklamada Khan’ın Londra’daki suç oranlarının artması, ulaşım sorunları ve şehir yönetimindeki genel başarısızlıkları üzerinde durdu. Özellikle terör saldırıları ve sosyal huzursuzluk konularında Khani suçlaması, Trump’ın hedefinde olan ana noktaları oluşturdu. Trump, "Khan, Londra’yı yönetmekte tamamen başarısız oldu; sorunlar giderek büyüyor ve insanlar bu durumdan fazlasıyla rahatsız" diyerek Londra’daki durumu eleştirdi.
Eski başkan, ayrıca Khan’ın politikalarını “yetersiz” bulduğunu ve Londra'nın yeniden dünya çapında bir merkez olma potansiyelini kaybettiğini ifade etti. Bu tür eleştiriler, Trump'ın popülaritesini artırma çabası olarak da görülebiliyor. Toplumda yer alan huzursuzluk ve güvensizlik duygusu, Trump’ın daha fazla destekçi kazanmasına yardımcı olabilir.
Trump’ın açıklamaları üzerine Sadiq Khan, sosyal medyadan bir cevap verme gereği hissetti. Khan, Trump’ın Londra’yı karalamaya yönelik çabalarının aksine, şehirdeki toplulukların bir arada yaşama çabalarını öne çıkardı. Khan, "Londra, çeşitliliği ve çok kültürlülüğü ile gurur duyan bir şehirdir. Burası, tüm dünyadan insanları kendine çeken bir merkezdir" diyerek şehrin pozitif yanlarını vurguladı.
Kamuoyunda ise Trump’ın fraksiyonları, genelde ikiye bölünmüş durumda. Bir kısım, Trump’ın eleştirilerini haklı bulurken, diğer kısmı ise bu tür açıklamaların politik bir güdü taşıdığını öne sürüyor. Londra’daki bazı vatandaşlar, Trump’ın eleştirilerinin yalnızca dikkat çekmek için yapıldığını ve gerçek sorunlarla ilgili etkili çözümler sunmadığını savunuyor.
Sonuç olarak, Trump’ın Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan hakkındaki değerlendirmeleri, uluslararası düzeyde tartışmalara yol açmaya devam ediyor. Bu tür eleştiriler, sadece Londra ile sınırlı kalmayıp, dünya genelindeki şehir yönetimlerinin etkili olup olmadığı konusunu gündeme taşıyor. Trump’ın sert eleştirileri, aynı zamanda biraz da seçim stratejisinin bir parçası olarak değerlendirilse de, ortaya atılan meseleler, küresel şehirleşme sorunları ve yöneticilerin sorumlulukları hakkında önemli soruları da beraberinde getiriyor.